Geçmişini bilmeyen insanlar geleceğini şekillendiremez
16 Ekim 2016 Pazar
Dünden Bugüne Mersin
bilirsiniz...
Mersin'in 1850'lerden başlayıp bugünlere uzanan yükselişinin öyküsünü burada bula
Camiler Eski Cami ve Çeşmesi: Çarşı içerisinde, Uray Caddesi ile Eski cami sokağının birleştiği yerde bulunmaktadır. Üzerindeki 6 satırlı onarma kitabesinden anlaşıldığına göre, 1870 yılında inşa edilmiştir. 1901 ve 1943 yıllarına onarım görmüştür. Cami halen ibadete açıktır. 31. Osmanlı padişahı Abdülmecid'in annesi ve II.Mahmut'un karısı olan Bezmi Alem Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır. Bütün Mersin şehri aslında valide Sultan Vakfına ait idi ve Emlak vergisi ile birlikte belirli bir miktar para alınırdı. Sonrada toptan ödeme yapılmak suretiyle bütün mülkler vakıftan çıkarıldı. Caminin köşesinde yine Valide Sultan tarafından 1865 yılında yaptırılmış bir çeşme olup, halen kullanılmaktadır. Çeşmenin üzerindeki yazıdan vaktiyle deniz kıyısında olduğunu anlıyoruz. Ancak denizin doldurulması çalışmaları sonucunda, şu an 250-300 metre kadar içeridedir. Avniye Camisi: Cami, Sümen ailesinden Mahmut Efendi (Mahmut Şami-Sümen) tarafından 1898 yılında inşa ettirilmiştir. Camiye gelir temini için civarına ev ve dükkanlar da inşa edilmiştir. Önceleri minaresi tahta olduğu için "Tahtalı Cami" adıyla anılırdı. 1938 yılında betondan minare yapılmıştır. Halen ibadete açıktır. (Camii, 2011 yılında üzerine düşen bir hurma ağacının yarattığı hasar üzerine tehlike arzeden kısımları tamamen yıktırıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü korumasında olan Camii için yapılan restorasyon çalışmalarının 2012 yılında başlaması bekleniyor.) Mığribi Camisi: Abdullah Mığribi tarafından 1898 yılında yaptırılmıştır. Cami inşa edilirken, kendisi için bir hazırlanmış ise de buraya gömülmemiştir. Evi de caminin biraz yukarısındadır. Abdullah Mığribi, limanda taşıma işleriyle iştigal eden zengin ve hayırsever bir kişi olarak tanınırdı. Yeni Cami: Yakın zamanda yıkılıp yerine yeni cami yapılmakta olduğundan bu isimle zikredilmektedir. Eski Gümrük, şimdiki Ulu Çarşının bulunduğu yerde, Ulu caminin biraz doğusunda bulunuyordu. Abdülkadir Seydavi adında, Belediye Meclis Üyeliği ve Belediye Başkanlığı yapmış hayırsever bir kişi tarafından inşasına 1900 yılında başlanmış, önceleri büyük tutulduğu için maddi sıkıntıya düşülmüş ve inşaat durmuş, sonrada küçültülerek 1908 yılında tamamlanmıştır. Mersin'in zengin çiftçilerinden Hacı Yakup Ağa'nın maddi katkısı olmuştur. Cami arsasının Mersin'li zengin Rum Mavromati tarafından bağışlandığı ve ayrıca 400 altın lira verdiği söylenmiştir. Ancak Mavromati, cemaatinin duymaması için bu bağışın gizli tutulmasını istemiştir. Caminin gelir getiren iki gazinosu ve iki binası bulunuyordu. 1977 yılında yerine Ulu Cami inşa edilmek üzere yıktırılmıştır. Camini tarihi eser olduğu ve yıktırılmaması gerektiği Seydavi ailesinin fertleri tarafından söylenmişse de gayretleri sonuç vermemiştir. Ulu Cami: 1978 yılında, 1977'de yıktırılan Yeni Caminin yerinde inşaatına başlanmıştır. İnşaatı Türkiye Anıtlar Derneğince yürütülmüş ve inşaatının büyük kısmı bağışlarla karşılanmıştır. Müftü Camisi: Mersin'in en eski camilerindendir. Hamidiye Camisi olarak da anılır. 1886 yılında Müftü Emin Efendi tarafından inşa edilmiştir ve halen ibadete açık durumdadır. İhsaniye Mescidi: Padişah II. Abdülhamit zamanında Girit'ten gelen muhacirler İhsaniye Mahallesi'ne iskan edilmişlerdir. O zaman devlet hazinesinden 50 ev yaptırılarak muhacirlere verilmiş ve bu mescid de yaptırılmıştır. Yapım tarihi 1899'dur. Kiliseler Arap Ortodoks Kilisesi: Atatürk Caddesi üzerinde bulunan kilisedir. Mersin'in ilk sakinlerinden olan Nadir ailesinden Dimitri ve Tannus Nadir adındaki kişiler tarafından bağışlanan arsa üzerinde kurulmuştur. 1870 tarihinde inşa edildiği tespit edilmiştir. Halen Mersin'de açık en eski kilisedir. Daha önceleri mevcut olan çan kulesi yıkılmış ve tekrar yapılmamıştır. Atatürk Caddesinin Vali Tevfik Sırrı Gür zamanında genişletilmesi sırasında bahçesinin bir kısmı caddeye geçmiştir. Yunanca bir kitabede kilisenin adının Mihail Arhangelos olduğu yazılmaktadır. Latin Katolik Kilisesi: Büyük saat kuleli bu kilise tesis fermanını 1853 tarihinde Sultan Abdülmecit'den almıştır. Mersin'deki Katolik cemaatinin çoğaldığını gören Tarsus'taki Katolikleri kilise araştırması yapmak üzere Antonyani adlı bir papazı Mersin'e göndermişler ve şimdiki kilisenin bulunduğu arazide mevcut olan bir han satın alınarak tadil edildi ve kilise haline getirildi. 1854 yılında Kupusan ve Marist Rahiplerinin yönettiği Katolik Erkek Koleji ve 1887 yılında Saint Joseph Rahiplerinin yönettiği Katolik Kız Koleji, kilisenin tadilatlı halinde öğretim vermişlerdir. Bugünkü mevcut kilise inşaatına 1892 yılında başlanılmış ve 1898 yılında inşaat bitirilerek ibadete açılmıştır. Kilisenin geniş arazisi vardır. Kuzey kısmında uzun süre Fransız konsolosluğu bulunmuştur. Maroni Kilisesi: Uray Caddesinde ve Latin Kilisesinin biraz batısındaki bu kilise vaktiyle Lübnan ve Suriye'den gelen 800 kadar Arap Hristiyan tarafından 1876 yılında inşa ettirilmiştir. Kilise 1952 yılına kadar açık kalmış, bundan sonra gerek cemaatin azalması ve gerekse papaz bulunamaması nedeni ile ibadete kapanmıştır. Uzun süre kapalı kaldıktan sonra 1986 yılında Cami'ye dönüştürülmüştür. Ermeni Ortodoks Kilisesi: Yoğurt pazarının 150 metre kuzeyinde Kuvay-i Milliye Caddesinden az içeride harap bir vaziyette bulunan kilise 1870 tarihinde yapılmıştır. Yanında bir de Ermeni okulu bulunmaktaydı. Milli Mücadeleden sonra Ermeniler Mersin'i terk ettiklerinden Milli Emlake intikal eden bina satılmıştır. Ermeni Katolik Kilisesi Genelde Ermeni cemaati az olduğundan kiliseleri de küçüktür. Büyük hamamın karşısında binadan bozma bir ibadethane olup metruk vaziyettedir. Kıbrıs'tan gelen bir Ermeni Papaz tarafından 1896 yılında kurulmuştur.
Camiler Kiliseler Ermeni Protestan Kilisesi: Eski adı Tarla Mektebi, sonra İsmet Paşa ve şimdi de Yeni Hal ile Salim Güven Okulu'nun bulunduğu yerde idi. Bina vaktiyle Gümrük Hammal Katiplerinden Gregos adında bir Ermeniye ait bir ev iken, cemaati tarafından 1898 yılında satın alınarak kiliseye dönüştürülmüştür. Önce kiliseye bazı ilaveler yapılmış, sonra yeni baştan inşa ettirilmiştir. Bu kiliseye ait çanın halen Mersin İtfaiyesi'nde kullanıldığı söylenmektedir. Aya Nikola Kilisesi: Bu kilise bugün Osmaniye Mahallesi'nde cami olarak kullanılan ibadethanedir. Havra: Yakın zamana kadar cemaatleri hayli fazla olan Musevilerin ibadethanesi olan bu yer Soğuksu Caddesi'nde idi. Bitişiğinde, bugün yine bulunmayan Necatibey İlk Okulu, sonradan Akdeniz Koleji olarak kullanılan bina bulunuyordu. Havra 1906 yıllarında ibadete açılmıştı. Mersin'li Musevilerin bir kısmının İstanbul'a, bir kısmının İsrail'e göç etmesi sonucu kapanmıştır. Havra'nın ve Musevi Cemaati'nin Milli Mücadele'de Milli Kuvvetlere büyük yardım etmiş oldukları bu konuda yazılmış eserlerde özellikle belirtilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder