20 Ekim 2016 Perşembe

Sonsuz Yaşamın Simgesi: Lotus Çiçeği



 
İnsanların yaşantıları ve inançları, mitolojiyi oluşturmuştur. Antik döneme ait çeşitli kültürlerde, bazı bitkilerden söz edildiği, bunlara kutsal anlam yüklendiği ve sembolleştirildiği görülmektedir. Binlerce yıl öncesinden, bazı anlamlar taşıyan sembollerin, hayatın her alanında ve özellikle sanatın her dalında kullanıldığını görürüz. Belli bir kültürden köken alarak gelişen bazı semboller, hem coğrafi hem de zaman içinde yayılarak, başka toplumlarda da kullanılmıştır ve bu önemli bitkilerden biri “lotus” tur. 5000 yıldan fazla zamandır, insanlar için kutsal sayılmış; günlük hayatta ve sanatta yaygın şekilde kullanılmıştır. 

Çoğunlukla on iki taç yapraktan oluşan lotus çiçeği kutsal sayılmıştır. On üç yapraklı olanları çok nadir olduğundan, şanssızlık getirdiği düşünülmüştür. Koyu renkli sularda yetişir ve güneş ışığı ile çiçekleri büyür. Çamurlu sularda yetişmekle birlikte lotus bitkisi temizdir. Üzerine en ufak toz parçası geldiğinde hemen yapraklarını sallar ve tozu belli bölgeye doğru iter. Yağmur yağmaya başladığında, yaprağının üzerine düşen yağmur damlalarını, üzerindeki kirli bölgelere aktarmaktadır. Bu konuda çeşitli bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Bonn Üniversitesi'nden yapılan açıklamada temizlik gerektiren yaprakların pürüzlü yüzeyleri olduğunu açıklamıştır. En temiz bitki olan lotus bitkisinin üzerinde bir çivi yatağı şeklinde küçük noktalar bulunmaktadır. Bu küçük noktalara arasında sallanan toz zerrecikleri tutunamaz ve en ufak bir yağmur damlasında temizlenir. Bu nedenle, temizliğin (özellikle ruhsal temizliğin) simgesidir. Lotus ile nilüfer çiçeğinin birçok özelliği benzemekle birlikte, nilüfer çiçeği en fazla 20 cm, lotus bitkisinin boyu 3 m’ye dek ulaşmaktadır.

Mısır’da lotus bitkisinin, hayatın her alanında ön plana çıktığı ve önemli bir sembol olarak kullanıldığı dikkati çekmektedir. Mısır’da iki yerel lotus cinsi yetişmektedir.  Beyaz lotus (nymphaea lotus, Fig.2 ) ve mavi lotus (nymphaea cerulea, Fig.3 ). Üçüncü tip ise, Persler’den daha sonraları alınan ve Hellenistik dönem sanatında sıklıkla rastlanan pembe lotus’tur (nelumbo nucifera, Fig.4). Bununla birlikte, sanatta ve hiyerogliflerde en yaygın kullanılan tür mavi lotus’tur.
Nymphaea lotus
Nymphaea cerulea
 
Nelumbo nucifera
 
 
Lotus, geceleri kapanıp sualtına batan, gündüzleri ise su üstüne çıkıp yeniden çiçek açan bir bitkidir ve bu nedenle çiçeği, güneşin ve doğal yaratılışın simgesi haline gelmiştir. Hermepolis’te dev lotus çiçeğinin ilk olarak, dışa doğru çıkan güneş tanrısı Nun’un (Fig.5) başlangıçta var olan sularından çıktığına inanılır.
 
Yeniden doğuşun sembolü olan lotus, cenaze kültü ve Osiris kültü ile yakından ilişkilidir. Horus’un dört oğlu, bir lotus üzerinde oturur şekilde gösterilir. Ölüler Kitabı’nda “kendisini lotusa dönüştürmek” ten söz edilir.  Mavi lotus, tanrıça Hathor ile de ilişkilendirilir. Hathor, inek kulaklı güzel bir kadın biçiminde ya da lotus çiçekleri ile çevrelenmiş bir inek biçiminde gösterilir.


Mısır sanatında mimaride, duvar resimlerinde, pişmiş toprak ve metal eserlerde yaygın olarak betimlenmiştir. Hem gündelik hayatta hem de kutsal törenlerdeki eşyalarda yaygın olarak kullanılmıştır (Fig.7 a, b, c).
Lotus, Yukarı Mısır sanatının sembolü haline gelmiştir. Genellikle papyrus (papirüs) yaprakları ile birlikte kullanılır (Fig.8). Papyrus yaprakları, Aşağı Mısır’ın sembolüdür. Lotus ve papyrus’ün birlikte kullanılması, her iki toprağın birlikteliğini göstermektedir.
 
Mavi Lotus, genellikle Yeni Krallık resimlerinde kutlamalarda betimlenir. Tanrı Nefertem (Nefertoum, Fig.9), başı üzerinde lotus taşır şekilde betimlenir ve sıfatlarından biri  Parfümlerin Efendisi’dir. Mimaride, çatıyı destekleyen sütunlar, lotus demeti şeklindedir.  Mavi lotus, tapınak sütun başlıklarında ve diğer objelerde, yaprakları olmadan kullanılmıştır (Fig.10 a, b).

Antik dönem sanatında nadiren betimlenen beyaz lotus (Nymphaea lotus), mavi lotustan daha büyük ve daha sivri taç yapraklara sahiptir. Su yüzeyinde yaprakları yayılır ve beyaz çiçekleri, bunun üzerinde yükselir. Ilık sularda yetişen bitkinin yüksekliği neredeyse yarım metreye ulaşır. Genellikle, daha zengin Mısırlılar’ın küçük göletlerinde yetiştirilmiştir.
Pembe lotus (Nelumbo speciosum ya da nelumbo nucifera), su zambakları ile ilişkili değildir. Çiçekleri, yaklaşık 20 cm. çapında, beyaz ya da pembedir. Genellikle 1,5 m. derinlikte sularda, göletlerde yetişir ve yaprakları 60 cm. çapa ulaşır, boru biçimlidir. Hindistan’dan M.Ö.6. yüzyılda ithal edildiği düşünülmektedir. Sonradan Mısır’da Persler’den alınarak kullanıldığı bilinmektedir (özellikle Ptolemaioslar’ın hükümdarlığında).
 
Çiçeği, euphorik kimyasallar içermektedir. Tapınaklardaki en yaygın hediyelerden biridir. Spiritüel olarak ve hayat enerjisi olarak kullanılır. Tapınak kayıtları, Ramses III’ün tanrı Amon’a üç bin lotus buketi sunduğunu göstermektedir. Güzel kokusu nedeniyle, parfüm üretiminde yaygın şekilde kullanılmıştır. Kleopatra VII’nin her gün lotus banyosu yaptığı söylenmektedir.

Lotus, aynı zamanda uluslararası ezoterik semboldür. Mısır’daki spiritüel geleneklerin yanı sıra, yeniden doğuş ve şifacılıkta çok kullanılır. Şifacıların yanı sıra, sanatçılar, müzisyenler, spiritüel öğreticiler, rahip ve rahibeler de kullanır. 

Önemli bir sembol haline gelmiş ve sanatta çok sevilerek kullanılan lotus, Mısır’dan, Fenike’ye, Mezopotamya ve Persler’e, daha sonraları Grek ve Romalılar’a geçmiştir. Grek mitolojisinde, “lotus yiyenler” den söz edilmektedir. Homeros, Odysseia IX’da lotus yiyenleri anlatır. Lotophagi, lotophaguses ya da lotophages olarak verilir. Lotus bitkileriyle kaplanmış bir adada yaşayan insanlar yarışıdır. Lotus meyveleri, adada başlıca besindir ve narkotiktir (uyuşturucu). Sakin uyumalarını sağlar. Herodotos, M.Ö. 5. yüzyılda lotus yiyenleri günümüzdeki kıyı Libya olduğundan emindir.

Lotus bitkisinin açılmış çiçekler veya tomurcuklar halinde, çeşitli sanat eserlerinde kullanılması, M.Ö.8. yüzyıldan itibaren çok yaygınlaşır, Roma İmparatorluk dönemi ve Bizans dönemine ait sanat eserlerinde de aynı şekilde kullanılmağa devam eder (Fig.11 Yaban Keçisi Stili’nde yapılmış bir kap M.Ö. 625-600; Fig.12 M.Ö. 600’lerden bir alabastron, Korinth’ten; Fig. 13, Miletos’tan M.Ö. 560’lardan bir kap parçası; Fig.14. Ressam Euphronios’a ait bir krater M.Ö. 520-510; Fig. 15. M.Ö. 150-100 gümüş kase).

Lotus, Hindu geleneğinde de tanrısal bir semboldür ve tanrılar, genellikle lotus çiçekleri ile birlikte betimlenirler. Budist tapınaklarında, lotus pozisyonunda oturmuş kendini budhalığa hizmet için adamış gülümseyen bodisatvalar görülmektedir. Merhamet tanrıçası olarak kabul edilen Guanyin, elinde lotus çiçeğiyle betimlenir. Budist inanışına göre, “cennetin kralı” bin yapraklı bir altın lotusun üzerinde oturmaktadır ve bu inanışta lotus çiçeği üzerinde meydana gelen Hindu yaratılış tanrısı Brahman etkili olmuştur. Budizmde temizlik önemlidir ve en önemli hedef iyi bir budha olmaktır. Budha, kendini sürekli temizleyen lotus çiçeğine benzetilmektedir.

Türk süsleme sanatında da lotusun kullanıldığı örnekler dikkat çeker.  Palmet-rumî-lotus bezemesi olarak, birçok eserde uygulanmıştır. Palmet-rumî-lotus motifleriyle oluşturulan süsleme, bir tek su bitkisinin tekrarlanan boyuna kesitlerinin soyut görünüşleridir.

Doğanın bir parçası insan, birçok konuda olduğu gibi, bitkileri de, sanat eserlerine taşımış ve anlamlar yüklemiştir. Önemli sembollerden biri olarak kullanılmış lotus bitkisi de, binlerce yıldan beri, değişmeden kullanılmağa devam etmektedir.  Çamurlu ortamlarda yetişen ama dünyanın en temiz çiçeği olan lotus, bu kadar temiz kalmayı nasıl başarıyor?.. 
Kendini temizleme özelliğine sahip tek çiçektir. Herhangi bir noktasına çamur ve toz geldiğinde bitki kendini sallayarak bir bölgeye atar ve yağmur yağdığında bu tozlardan kurtulur.
Nelumbo diye tabir edilen yağmur ormanlarında yetişen lotus çiçeği, nilüfer çiçeğine çok benzemektedir. Nilüfer çiçeğinin boyu 20 cm.’e kadar uzayabilirken, lotusun boyu yaklaşık 3 metreye kadar ulaşabilmektedir. Mitolojide ve eski inanç sistemlerinde bereket, doğum ve tutkuyu sembolize eden çiçeğe, eski yazıtlarda sıklıkla karşılaşılır. Budistler, genellikle tapınaklarda lotus çiçeğine benzer pozisyonda otururlar. Merhamet tanrıçası Guanyin, elinde bu çiçekle tasvir edilir.
Budizm’de saflığı, sadakati ve ruhsal uyanışı temsil eden çiçek, Buda’nın en yüksek öğretilerinden biri olan “Sekizli Yol”un ilkelerini oluşturur. İnsanın ışığa doğru yükselmesine benzer bir şekilde çamurlu su üstünde yukarı doğru büyüyen çiçek, sembolik olarak manevi aydınlanmaya ulaşmanın anahtarı olarak kabul edilir.
Lotusun Budizm’deki anlamı çiçeğin rengine göre değişmektedir. Mavi renklisi bilgeliği temsil ederken, pembe olanı yüksek aydınlanmaya işaret eder. Bazı efsanelerde Buda’nın ayakları dibinden çıktığı belirtilen lotus çiçeğinin beyazı manevi mükemmelliği, kırmızısı ise kalbi simgelemektedir.
Hinduizm’de kutsal kabul edilen çiçeğin dini anlamları vardır. Sonsuzluk ve maneviyatı temsil eden lotus, çakralar olarak bilinen vücudumuzun enerji merkezlerini, güzellik, refah, bilgi ve doğurganlığı sembolize eder. Lakshmi olarak bilinen ve refahı temsil eden Hindu tanrıçası, çiçeğin üzerine oturmuş olarak tasvir edilir. Yaratıcı Hindu tanrısı Brahma’nın ise lotus çiçeğinden geldiğine inanılmaktadır.
Mısır kültüründe “Seshen” olarak bilinen çiçek güneşi ve yeniden doğuşu temsil eder. Bu, gün ışığıyla birlikte yapraklarını açmasından ileri gelmektedir. Isis adlı tanrıçanın da bu çiçekten doğduğuna inanılmaktadır.
Lotusun faydaları nelerdir?
- Kalbi kuvvetlendirir,
- Çiçeğin kokusu ve özü uyku verir ve rahatlatır,
- Mikropları öldürür ve hijyeniktir,
- Baş ağrısını azaltır,
- Lotus kökleri ishali keser.
Renkleri ve Anlamları
Beyaz Lotus: Zihnin saflığını, dinginlik ve huzuru temsil eder.
Pembe Lotus: Aydınlanma ve maneviyatı temsil eder.
Kırmızı Lotus: Sevgi, tutku, merhamet ve şefkatin simgesidir.
Mavi Lotus: Bilgi ve bilgelik anlamına gelir.
Mor Lotus: Bazı kültürlerde maneviyat sembolü olarak kabul edilen mavi lotus Budizm’de en önemli öğretileri temsil eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder