15 Ekim 2016 Cumartesi

Radyokarbon ile tarihlendirme yöntemi

illard Frank Libby,1908 yılında Colorado’da doğmuş,radyoaktif karbonla,yani karbon 14 ile tarihleme yöntemini geliştirerek 1960 Nobel Kimya Ödül’ü kazanmış olan bilim adamıdır.1933-1945 yılları arasında California Üniversitesi’nde fiziksel kimya dersleri verirken Manhattan Projesi’nde görev alarak atom bombasının yapımında en önemli aşama olan uranyum izotoplarının ayrılması yöntemini geliştirmiştir.1945 yılında Chicago Üniversitesi’ndeki Nükleer Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaya başladı ve bu görevini 1959 yılına kadar sürdürdü.1980 yılında ölen Libby,1946 yılında hidrojenin en ağır izotopu olan trityumun, kozmik ışınların yardımıyla üretilebileceğini göstermişti.Libby,1947 yılında radyokarbonla tarihlendirme yöntemini geliştirmiş,kemiklerin ve diğer organik kalıntıların yaşını kesinlikle saptama fırsatını ilgili bilim adamlarına sunmuştu.*Karbon 14 ile tarihlendirme yöntemi daha önce hiç uygulanmamıştı.O günlere kadar Mısır Medeniyeti’nin MÖ.3000 yıllarına denk gelen Birinci Hanedanlık döneminden daha eski olan kalıntılara güvenilir şekilde tarih verilemiyordu.Bu durumda son buz katmanlarının ne zaman çekildiğini bilmek olanaksızdı. Aynı şekilde Fransa’da bulunan Lascaux magaralarının duvarlarına çizilen resimlerin hangi tarihte yer aldığını kimse tam olarak söyleyemiyordu. Libby’in kuramı,tüm canlıların içlerinde karbon 14 izotopu taşıdıkları temelinden yola çıkıyordu.Canlılar öldüklerinde bu izotop,ölçülebilir hızla bozunmaya başlar.Karbon 14’ün yarı ömrü yaklaşık 5.600 yıldır.*Yarı ömür,herhangi bir örneğin yarısının yok olması için gereken süredir.Bir yarı ömür içinde hangi yüzde 50’nin öleceği ve hangi yüzde 50’nin yaşayacağı konusunda atomların nasıl bir yol izlediği, istatistiksel bir olgudur.Yarı ömür,temel maddeler için geçerli olan,istatistiksel bir veri tablosudur.Yarı ömrü 30 saniye olan bir madde birimindeki her atom,tam tamına 30,60 ya da 90 saniye için var olacak anlamına gelmez.Yani,her atomun,kendisi için öngörülen bir düzenli süre için varlığını sürdüreceği demek değildir.Aslında her atom,30’un katlarıyla ilgisi olmayan ve tamamen rastgele uzunlukta ömürlüdür.2 saniye sonra ölebileceği gibi yüzlerce yıl sonra da ölebilir.Bilebileceğimiz tek husus,incelediğimiz örneğin tümü için geçerli olan yok olma hızının,her 30 saniyede bir,atomların yarısını yok edecek biçimde süreceğidir.Bu,ortalama bir hızdır.*Belli bir karbon örneğinin ne kadar bozunmuş olduğu hesaplanırsa,o örneği içeren cismin yaşı belirlenir.Ancak bu yöntem her zaman geçerli değildir.8 yarı ömür sonrasında geriye kalan,başlangıçtaki radyoaktif karbonun sadece 1/ 256’sı olur.Bu miktar,güvenilir bir ölçüm için çok azdır.Bu nedenle hemen hemen 40.000 yıldan yaşlı olmayan nesnelerde işe yarar.Libby’nin oluşturduğu tarihleme yöntemi yaygınlaşmaya başlamıştı ki bazı kusurlar taşıdığı anlaşıldı.Her şeyden önce formülün temel elemanlarından biri olan bozunma sabiti,normalin yüzde 3 kadar altındaydı.Ancak bu yanlışlık bilim dünyasına duyuruluncaya kadar dünyanın her tarafında binlerce ölçüm yapılmış bulunuyordu.Bu ölçümlerin her birinin teker teker düzeltilmesi belki daha da karmaşıklığa neden olabilirdi.Bu nedenle yanlış olan bozunma sabiti düzeltilmeden bırakıldı.Dolayısıyla bugün için radyokarbonla tarihlendirme yöntemiyle belirlenmiş olan her nesnenin yaşı,yüzde 3 oranında düşük bir rakamdır.Kısa bir süre sonra bir sorun daha farkedildi. Karbon 14 örneklerine başka kaynaklardan,örnekle beraber fark edilmeden katılan maddelerin de etkili olduğu anlaşıldı.En sık rastlanan hata,örnekle beraber toplanan minik bir parça ottan bulaşan karbondu.Yaşları 20.000 yıldan fazla olmayan örnekler için bu olay pek önemli değildi.Ama daha yaşlı örnekler için ciddi sorundur.Çünkü bu yaşlı örneklerde,artakalan çok az sayıda atomun sayımı yapılmaktadır. Genç örneklerde bu durum bin lira parayı sayarken bir liralık hata gibidir.Yaşlı örneklerde ise,iki lirayı sayarken,hatalı sayılan bir liranın önemi kadardır.*Diğer taraftan, Libby’nin oluşturduğu tarihleme yöntemi,karbon 14’ün atmosferde bulunan miktarının ve canlılar tarafından emilme hızının tarih boyunca aynı kaldığı varsayımına dayanıyordu.Oysa atmosferik karbon 14 miktarı,Yerküre manyetizmasının kozmik ışınları saptırmadaki başarı ya da başarısızlığına bağlı olarak değişkenlik gösterir.Bu başarı ya da başarısızlık zaman içinde değişkendir.Şu halde bazı karbon 14 tarihlendirmeleri daha da kuşkuludur.İnsanoğlunun Amerika kıtasına ilk ayak basışlarına yakın zamanlar en kuşkulu tarihler arasındadır.Bir diğer gelişme ile birlikte tarihlendirme sonuçları, akla gelmeyen dış faktörler nedeniyle iyice gözden düştü.Özellikle kemikleri teste tabi tutulan canlıların beslenme alışkanlıkları test sonuçlarını etkiliyordu.Frenginin Yenidünya’dan mı yoksa Eskidünya’dan mı ortaya çıktığı konusundaki tartışma son darbeyi vurdu.İngiltere’nin kuzeyinde çalışan arkeologlar,bir manastır mezarlığında yatan keşişlerin frengili olduklarını bulguladılar.İlk başlarda bu keşişlerin hastalığa Amerika’nın keşfinden önce yakalandıkları sonucuna varılmıştı.Ama bir süre sonra yapılan araştırmalarla çok fazla balık yedikleri anlaşıldı.Balık ağırlıklı beslenme,kemiklerin, olduğundan fazla yaşlı görünmesine sebep olabilirdi.Gerçi keşişler gerçekten frengili idiler,ama bu hastalığa nasıl ve ne zaman yakalanmışlardı?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder