Antakya ve çevresi, tarih boyunca birçok medeniyete ev
sahipliği yapmış ve bu medeniyetler tarafından birçok tarihi
eser mirası bırakılmış olan bir şehirdir. Antakya, tarihi süreç
boyunca Antakya’nın kuruluşu ve Selevkoslar Dönemi (M.Ö.
300-64), Roma ve Bizans Dönemi (M.Ö. 64-M.S. 636), İslami
Dönem (636-968), İkinci Bizans Dönemi (968-1084),
Selçuklular Dönemi (1084-1098), Haçlı Prinkepsliği Dönemi
(1098-1268), Memluklar Dönemi (1268-1516) ve Osmanlılar
Dönemi (1516-1918) olmak üzere bünyesinde çeşitli
medeniyetleri barındırmıştır
Arkeolojik ve kentsel sit alanı olarak değerlendirilen Eski
Antakya evleri, Antik Çağ evlerinden biraz daha farklı
özelliklere sahiptir. Bunun nedeni, yüzyıllarca farklı
kültürlerin egemenliği altında kalmış bu şehrin, zaman
içerisinde farklı ihtiyaçlar karşısında değişiklikler gösterme
gerekliliğidir. Antakya eski konut dokusu içindeki evler,
mimari tarz bakımından birbirine benzer niteliklere
sahiplerdir. Genellikle iki katlı olan evlerin, sadece sokağa
yansıyan elemanları ile tanınması pek olanaklı değildir.
Antakya’da daracık sokaklar, iki taraftan yükselen evlerin
sağır duvarları ve avluları ile sınırlandırılmıştır. Fakat bu
duvarların arkası, yemyeşil, gölgeli, serin ve ferah avlular ile
avlunun çevresine yerleştirilmiş odalarla bezenmiştir
Floristik açıdan zengin bir özellik gösteren Antakya ve
çevresi, çok sayıda araştırmacının burada çalışma yapmaya
yöneltmiştir. Özellikle Amanos Dağları’nda [3], Kuseyr
(Habib-i Neccar) Dağları’nda ve Musa Dağı’nda çeşitli
araştırmacılar tarafından floristik çalışmalar yapılmıştır.
Dünyada duvar florası konusunda çeşitli ülkelerde
yapılmış pek çok çalışmalar mevcuttur. Segal ve Brandes
tarafından Avrupa’nın pek çok yerinde (özellikle
merkezi, batısı ve güney kesimlerinde) duvar flora ve
vejetasyonunu karşılaştırmalı olarak çalışmışlardır. Daha
sonraları ise tarihsel süreçte; Fransa’da İngiltere’de
Polonya’da İtalya’da Almanya’da
Avusturya’da Slovekya’da İspanya’da
Yunanistan’da Çek Cumhuriyetinde ve
Bulgaristan’da bu konuda kapsamlı çalışmalar
yapılmıştır.
Ülkemizde ise bu konuda yapılmış çok az çalışma
mevcuttur. Bu çalışmalar sırasıyla İzmir’de Kayseri’de
İstanbul Avrupa Yakası’nda ve Edirne’de tarihi
yapılar üzerinde gerçekleştirilen başlıca çalışmalardır. Ayrıca,
İstanbul Anadolu Yakası’nda gerçekleştirilen bir çalışmada,
tarihi yapılara ek olarak kentsel ortamlarda bulunan yapıların
duvarlarında yetişen bitkileri de incelemişlerdir
Antakya ve çevresinde bulunan tarihi yapılar üzerinde
gelişim gösteren bitkiler ile ilgili hiçbir çalışma yapılmamıştır.
Bu çalışmada, Eski Antakya Evleri (Antakya-Hatay)
duvarlarında yetişen vasküler bitki taksonlarının tespitiyle,
Antakya kent flora ve ekolojisine katkıda bulunulmuştur.
MATERYAL VE YÖNTEM
Bu çalışma 2011-2012 yılları arasında, Eski Antakya
Evleri (Antakya-Hatay) duvarlarında yayılış gösteren vasküler
bitkilerin floristik yönden incelenmesini ortaya koymaktadır.
Bu floristik çalışma sonucunda tarihi yapılar üzerinde dağılım
gösteren doğal vasküler bitkiler, herbaryum kurallarına uygun
olarak kurutulduktan sonra “Flora of Turkey and the East
Aegean Islands” adlı eserden yararlanarak teşhis
edilmiştir.
Floristik liste verilirken familyalar ve bu familyalara özgü
olan türler, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir. Ayrıca her bir
türün fitocoğrafik bölgesi (eğer varsa), hayat formu ve yayılışı
hakkında bilgiler (geniş dağılışlı, kozmopolit veya endemik
gibi) verilmiştir. Hayat formları (Fanerofitler,
Hemikriptofitler, Terofitler, Geofitler, Kamefitler), Raunkiaer
sistemine göre düzenlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder