Gılgamış destanının bilinen en eski uyarlaması Sümer uyarlaması.
Gılgamış yerinde duramayan biri ve aynı zamanda vahşi yaşamadan gelmiş olan arkadaşı Enkidu'nun sıkıcı şehir yaşamından bıktığını düşünerek ona gidip ormandaki canavar Humbaba'yı öldürmeyi teklif eder. Enkidu şöyle cevap verir: Sevgili arkadasim, canavari öldürme isteginde haklisin. O ölürse halkimiz ondan kurtulacak, sen de sanina san katarak, adini ölümsüz yapacaksin. Bu serüvende ben de seni yalniz birakmayacagim. Fakat, yine de seni tekrar uyarmak istiyorum. Canavar Huvava'nin yasadigi ormana girenler bir daha çikamiyormus. Canavarin kükremesinin bir tufan firtinasi gibi oldugunu, ates saçan agzindan her seyi yok eden bir nefes çiktigini söyledim sana. Bunlari bilerek, yine git mek istiyor musun oraya? Bundan sonra epey uzun bir karar verme süreci, yaşlılar meclisi ve gençler meclisinin farklı tutumları, Gılgamış'ın annesinin uğurlaması, yolda Gılgamış'ın gördüğü rüyalar gibi birçok anlatım var. Bizi ilgilendiren kısım canavarın nasıl bişey olduğu. Gerçi sedir ormanına varırlar ama canavarın soluğu yüzünden Gılgamış günlerce uykuya dalar. Gılgamış'ın uyanmasından sonra nihayet savaş başlar. Burayı aktarayım: Ormana geldiklerinde agaçlar o kadar sikti ki, onlari kesip yol açmadan yürümeye imkân yoktu. Birlikte gelen gençler baltalarla agaçlan kesip, ülkelerine götürmek üzere demetleryapiyorlardi. Yol açip ilerlemeye basladiklarinda Huvava onlarin yaklastigini anlayincakükremeye basladi. Onun kükremesiyle agaçlar sallaniyor, sanki yer yerinden oynuyordu.Enkidu, "Duyuyorsun degil mi arkadasim canavarin kükre-mesini? Hâlâ korkmuyor musun?"dedi. Gilgames, "Bizi hiçbir sey korkutamaz, yeter ki, beraber olalim. El ele verince onu yenecegimizden hiç kuskum yok" dedi. Birbirlerine destek olarak yürümeye devam ettiler.Tam o sirada her seyi altüst eden bir firtina patladi. Öyle bir firtina ki, agaçlardaki dallari,yapraklari koparip yerlere çarpiyor, yerdekileri de havalara firlatiyordu. Toz duman, göz gözügörmeyecek hale gelmisti ortalik. Bu kargasalik içinde Gilgames Enkidu'yu yakalayarak,"Sakin bu firtina seni korkutmasin! Bunu Günes Tanrimiz Samas'in ejderi daha kolayyakalamamizi saglamak için gönderdiginden kuskun olmasin!" dedi. Bunda Gilgameshakliydi. Çünkü ejder bu firtinadan saskina dönmüs, ne yapacagini bilmez halde iken,korkunç yüzü, bütün dislerini gösteren agzi ile karsilarina çikivermisti. Onun saskinligindanyararlanan Gil- games'in, firtinanin ugultusunu bile bastiran bir haykirisla ejderin üzerineatilmasiyla suratina yumrugunu atmasi bir oldu. Firtina dan sersemleyen ejder beklemedigi buyumrukla yere yikiliverdi. Bunu gören Enkidu, hemen onun üzerine atladi ve elinde tuttuguiple onu simsiki bagladi. Bunun üzerine Huvava Gilgames'e "Ne olur Gilgames beni birak!Sana hiç dokunmayacagim. Insanlara zarar vermeyecegim, onlar istedikleri kadar ormandanagaç kesebilirler. Yeter ki beni birak! Senin kulun kölen olacagim, yeter ki beni öldürme"diye yalvarmaya basladi. Bu güçlü, acimasiz görünen Gilgames'in ne de yufka yüregi varmis! Hemen Enkidu'yayavasça, "Bak zavalli ne kadar yalvariyor. Bize ve insanlarimiza bir sey yapmayacagina sözveriyor. Gel onu öldürmeyelim" dedi.Enkidu buna çok kizdi: "Sen deli misin, inaniyor musun onun sözlerine? Adi üstünde,canavar! Söylediklerinde durur mu? Eger onu birakirsak, biz dönemeyiz ülkemize. Hazirtutmusken elimizden kaçirmak olur mu? Hemen öldüreyim onu" dedi ve kiliciyla bir vurustaöldürdü. Canavarin basini kesip bir tarafa koydular. Tam torbayi alip yola çikacaklari zamanEnkidu Gilgames'e, "Arkadasim simdi aklima bir sey geldi. Hazir buraya gelmisken ormaninen uzun ve güzel agacini keselim" deyince Gilgames lafinin sonunu beklemeden hemen, "Neyapacaksin onu?" diye soruverdi. Enkidu, "Ondan yüce Tanrimiz Enlil'in Nip-pur'dakitapinagina çok görkemli kapi yaptirmak istiyorum." Bu öneri Gilgames'in hosuna gitti. Çünkü Humbaba'yi öldür dükleri için Orman'in sorumlusuolan Tanri Enlil'in onlara kizacagindan korkuyorlardi. Ormanin en uzun ve kalin agacini buldular.Onu kestiler, yanlarinda gelen gençlerin ormana yol açmak için kesip demet yaptiklariodunlarla birlikte Firat Nehri'ne saliverdiler. Nehir onlari Uruk'a götürecekti. Bu is de tamamlandiktan sonra büyük bir zaferle Uruk'a döndüler. Onlari merakla bekliyordu Uruk halki. Geldikleri daha uzaktan görülür görülmez, "Geliyorlar!" sözü bir anda dalga dalga sehre yayiliverdi. Onlar daha sehir meydanina ulasmadan halk oraya toplanmisti bile. Herkesin merakli gözleri önünde torba açildi. Insanlari yillarca korkudan titreten, onlari ormana sokmayan canavarin korkunç basi ortaya çikti. Halkta büyük bir sevinç basladi. Herkes birbirine sariliyor, ardindan Gilgames'e kosuyor, ona sarilarak, "Sen ülkemizin en büyük kahramanisin" diyorlardi. Enkidu'ya da ayni gösteri yapiliyordu. Gilgames böylece sehir duvarini ve diger yapilari yaptirdigi için ünlü oldugu gibi, canavarikorkusuzca öldürerek ülkeyi bu canavardan kurtardigi için de kahraman olmustu. Bu arada öykünün son kısmındaki paragrafta Tanrı Enlil'İn kızacağından korktukları için ejderi öldürmeleri karşılığında tanrının tapınağına en büyük ağaçtan bir kapı yapma kısmına dikkat çekmek istiyorum. Bu bir tür rüşvet. Senin ejderini öldürdük ama bak tapınağına da kapı yapıyoruz şeklinde. Sümer-Akad tanrılarından sonra gelen tek tanrılı dinlerdeki RAB, Allah gibi tanrıların da buna benzer özelliklerinin olduğunu görüyoruz. Günah işleniyor ve ardından bağışlanması için bir takım sunular/rüşvetler veriliyor. Bunlar çeşitli şekillerde olabiliyor. ü
(Muazzez İlmiye Çığ destanı biraz sıkıcı bir şiir biçimindeki halinden çıkarıp bir öykü biçiminde yeniden yazmış. Onun kitabından Gılgamış ve Enkidu'nun ejder Humbaba ile savaşmaya karar verdikleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder