11 Temmuz 2016 Pazartesi

Kadeş Antlaşması Bronz Tablet


20 Haziran 1986 tarihinde, Hattuşa'daki yer kapı üzerinde, şehre bakan sfenksli kapının 35 m batısında bulunan bronz tablet 23.5 cm x 35 cm ebadında ve 5 kg ağırlığındadır. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenen bu tablet ön ve arkalı 4 sütun halinde 350 satırlık Asur çivi yazısı ile yazılmıştır. Alman Hititolog Prof. Dr. Otten tabletin çözümünü Almanca'ya çevirmiş ve bir kitap halinde yayınlamıştır. Bu bronz tablet Hitit tarihinin en önemli belgelerinden birisidir ve İÖ 1235 tarihinde yazılmıştır. Bu belge, Hitit İmparatoru Tudhaliya'nın, daha önce amcasının oğlu Kurunta'ya verilen Tarhuntaşa Kraliyeti ile ilgili yaptığı yeni düzenlemeleri içermektedir. Tudhaliya neden böyle bir düzenlemeye girmiştir?Asur Ticaret Kolonileri'nden sonra Anitta, küçük beyliklerden büyük bir birlik kurmuş, onu takip eden krallar Hitit İmparatorluğu'nun temellerini atmışlardır. 1. Hattuşili (İÖ 1650-1620) döneminde imparatorluk düzeyine gelinmiştir. Hattuşili taht varisini tayin etme hakkının hükümdara ait olduğu hükmünü anayasaya koymuş ve 1. Murşili'yi veliaht tayin etmiştir. 1. Hattuşili dış ülkelerle iyi ilişkiler kurmuş ve diplomasiye önem vermiştir. 1. Murşili (MÖ 1620-1590) de Hattuşili'nin siyasetini gütmüş, Toroslar'ın ötesine akın etmiş, kuzey Suriye'nin bir kısmını Mitanniler'den alarak kendi topraklarına katmış, 1. Babil Devleti'ne son vermiş ve Hitit İmparatorluğunu dünyanın en büyük devleti haline getirmiştir. Onun ölümünden sonra kardeş kavgaları başlamış, önemsiz kişiler başa geçmiştir. Bu sırada Mitanniler kuvvetlenmiş, Hititler için tehlikeli olmuşlardır.

Bu tarihlerde Mısır'da hüküm sürmekte olan Hiksoslar'I ülkeden atmak için bir önder aramaya başlanmış, nihayet Mısır Firavunu olan Kames (MÖ ? -1590) Hiksoslar'a karşı savaş açmıştır. Onun yerine geçen Ahmosis (MÖ 1590-1558) Hiksosların hakimiyetine son vererek onları Filistin'e sürmeyi başarmış ve daha sonra da 1. Tutmosis (İÖ 1530-1520) zaman zaman Suriye'ye akın düzenleyip Fırat boylarına kadar ulaşmıştır. Mısır'da bunlar olurken Hitit başkentinde devam eden saltanat kavgaları Telipinus (MÖ 1525-1500) zamanına kadar sürmüştür. Telipinus imparator olunca that varisinin hükümdarın teklifi ve Pankuş'un (Bir nevi asiller meclisi) onayı ile belirleneceği hükmünü getirmiştir. Onun zamanında ülkede huzur sağlanmıştır. Sonraları, dirayetsiz hükümdarların başa geçmesinden istifade eden güneydeki komşu Mitanni devleti güçlenmiş, Hititlerin güney topraklarını geri almış, Asur ülkesine sahip olmuş, daha güneye yönelerek Kadeş şehrini almış, Filistin'e kadar olan bölgelere hakim olmuştur. Mısır'a ise firavun olan 3. Tutmosis (MÖ 1484-1450) Mitanniler'in yayılmasını önlemek için oluşturduğu birliklerle çeşitli zamanlarda Filistin-Kadeş-Suriye'ye hücum ederek Mitanniler'I yenmiş, onların büyük hükümdarı Şauşattar mütareke yapmak zorunda kalmıştır.

2. Tudhaliya (İÖ 1460-1440) Hitit imparatoru olduğunda 3.Tutmosis'in kazandığı zaferi tebrik etmiş ona hediyeler göndermiş, böylece Hititler'le Mısırlılar arasında ilk temas başlamıştır. Mısır'ın baskısıyla Mitanni'nin zayıflamasını fırsat bilen 2. Tudhaliya güneydeki toprakları ele geçirrmiş, kuzeyden Hititler'in saldırısı, doğuda Asurlar'ın intikam alma hırsı Mitanni hükümdarı Şauşattar'ı endişelendirmiştir. Şauşattar, Mısır ile bir ittifakın yararlı olacağına inanmış, onun ölümünden sonra Artatama aynı siyaseti gütmüş, 2. Amenofis (İÖ 1450-1425) zamanında müzakereler başlamış, ancak 4. Tutmosis ile Artatama arasında ittifak imzalanmıştır. (İÖ 1420) 2. Hattuşili (1420-1400) zamanında Hitit toprakları güneyde genişlerken kuzeyde Kaşga İsyanı başgöstermiştir. Hattuşili'den sonra imparator 3. Tudhaliya (1400-1380) zamanında iç isyan ve kargaşadan faydalanan Mitanni'ler Çukurova'dan Malatya'ya kadar olan sahayı ele geçirmişlerdir.

Hitit devleti böyle bir sarsıntı içindeyken Şuppiluliuma (İÖ 1380-1346) tahtı zorla ele geçirmiş, isyanların tümünü bastırmıştır. Mısır-Mitanni ilişkilerinin iyice düzeldiği bu tarihlerde firavun olan 3. Amenofis (İÖ 1405-1370) öldüğünde onun yerine geçen 4. Amenofis (İÖ 1370-1352), Hitit İmparatoru Şuppiluliuma ve Mitanni hükümdarı Tuşratta'dan taziye mektupları almıştır. (Uluslararası taziye mektupları ilk defa bu olayda görülmektedir)

Mitanniler'in Mısır dostluğuna güvenerek komşu ülkeler için tehlikeli hale gelmelerine rağmen Mısır'da 4. Amenofis firavun olunca tek tanrılı din kurma sevdasına düşmüş, dış siyasete önem vermemişti. Bu arada Mitanniler'de taht kavgaları başlamıştı. Bu fırsatı kaçırmak istemeyen Hitit İmparatoru Şuppiluliuma Mitanni ülkesine saldırmış, birçok yerleri zaptetmiş, Suriye'nin daha güneyine giderek Kadeş'i de almıştır. Daha sonra, Mısır sarayına damat olarak gönderilen oğlunun öldürüldüğünü haber alan Şuppiluliuma Mısır üzerine askeri birlikler göndermiştir. Bu birlikler Suriye ve Filistin'e kadar ilerlemişler Mısır orduları ile çarpışmaya cesaret edemeyince Hititler Filistin'in güney bölgesine kadar inmişler ve böylece tarihte işlk defa Hititler ile Mısır komşu ülke olmuşlardır. Mısır'ın henüz Hititler ile savaşacak durumda olmadığı bu tarihlerde 2. Murşili'nin oğlu Muvattali (İÖ 1315-1288?) imparator olurken küçük oğlu Hattuşili ise ordu kumandanı olmuştur. Gerek iç huzursuzluk gerek yine kuzeyden saldırgan kaşgarlılar başkent Hattuşa'yı tehtid etmekteyken, bu durum karşısında Muvattali başkenti boşaltmıştır. Hattuşa'nın tüm tanrılarını Tarhuntaşa'ya naklettirmiş ve ülkeyi Tarhuntaşa'dan yönetmiştir. Kardeşi Hattuşili'yi ülkenin huzuru için tayin etmiş, Hattuşili kısa zamanda Kaşgarlar'ın kökünü kazımıştır. Bu arada Asurlular Hitit himayesinde bulunan Mitanni'ye saldırmış, Muvattali onları püskürtmüş, kuvvetli birlikler meydana getirip ülkeyi nizama sokmuştur.

Daha önceleri Mısır'ın hegemonyasında bulunan Filistin ve Suriye'nin Hititlerin nüfusuna geçmesi Mısır'ın itibarını zedelemişti. Bazı Filistin ve Suriye prens ve kralları Mısır taraftarıydılar. Bunu anlayan Mısır firavunu 1. Setos (İÖ 1318-1298) seferler düzenleyerek bu yerlere saldırdı. Kadeş'e kadar olan yerleri zaptetti. Hititler de birliklerini Suriye'nin güneybatısına kaydırdı. Kadeş ve kuzeyindeki Homa şehri ile Ensariye dağları arasındaki Oront (Asi) Bölgesi'ndeki birlikler Mısır ordusuyla karşılaştılar. Tarihte ilk defa Mısırlılar'la Hititler arasında savaş burada başladı. Savaşın şiddetli geçmesine rağmen sonuca varılamadığı anlaşılmaktadır. Kısa bir zaman sonra Hititler buraya tekrar hücum etmiş ve Kadeş'i yeniden almışlardır. Bu arada 1. Setos ölmüş, yerine 2. Ramses (İÖ 1298-1235) Mısır firavunu olmuştu. Hitit nüfusunda bulunan Amurru prensi Bentaşina Mısır taraftarı olduğundan Hitit İmparatoru onu azletmiş, yerine Sapilis isminde birisini tayin etmişti. Bunun üzerine Amurru halkı kendi prensi Bentaşina'nın tekrar başa geçmesi için Mısır Firavunu 2. Ramses'e başvurdular. 2. Ramses için bu bir fırsattı. Zaten onun amacı Kuzey Suriye'ye kadar olan yerleri Mısır hegemonyasına tekrar sokmaktı. Beklediği an gelmişti. Mabetlere girdi. Tanrıların önünde eğilerek dua etti. Sonra 4 savaş ordusu hazırladı. Her orduya bir tanrı ismi verdi. SUTEH (gök tanrısı), PTAH (Sanatçılar ve Madenciler Tanrısı), RA (Güneş Tanrısı), AMON (Güneş Tanrısı) ordularıyla mutlak zafere ulaşacağına inanan 2. Ramses bilhassa Tanrı Amon'un ordusunun başına geçti, çünkü Amon Mısır'da en büyük tanrı idi. Bu ordularla kuzeye sefere çıkan 2. Ramses, Karmel Dağı'nın güneyine ilerledi. En önde Amon ordusu olacaktı. Onu takip eden Ra ordusu 15-20 km arkadan gelecekti. Suteh ve Ptah orduları ise aynı ara ile hareket edeceklerdi ve bu şekilde bu tanrı orduları Hititleri yok edeceklerdi. Ramses buna inanarak hareket emrini verdi. Kadeş'e yavaş yavaş ilerleyen bu ilahi ordular Hititler'in ilerleyişlerinden haberleri olmadıklarını zannediyorlardı. Halbuki Hitit imparatoru Muvattali 2. Ramses'in tüm hareketlerinden haberdardı. Kurmuş olduğu gizli ajan teşkilatı sayesinde Mısır ordusu hakkında bilgiler alıp 2. Ramses'i yanlış yönlendirebiliyordu. 2. Ramses'ten önce modern savaş arabaları ve piyade birlikleriyle Kadeş'e gelip şehrin kuzeyinde beklemeye başladı. Amon ordusunun başında olan 2. Ramses, Kadeş'in güneyinden gelip batı kısmından geçerek kuzeye doğru birkaç km yol alırken Hitit imparatoru Muvattali hücum emrini verdi. Çembere alınan ordusu mağlup olunca, arkadan tanrı Ra ordusu da aynı akıbete uğramaktayken çekilme emri veren Ramses perişan bir vaziyette Mısır'a döndü. Hititler'in modern savaş arabaları, eğitim görmüş askeri birlikleri dünyanın en büyük devletini yenmişti. Bu savaştan sonra Muvattali tekrar Tarhuntaşa'ya döndü.

Muvattali ölünce, ordu ve yönetim Kadeş'te büyük kahramanlıklar gösteren 3. Hattuşili'nin Hitit İmparatoru olmasını istediler, fakat 3. Hattuşili ise Telipnis Anayasası'na saygı göstererek Muvattali'nin 2. dereceden eşinden doğan oğlu Uhri-Teşup'un imparator olmasını önerdi ve Uhri-Teşup (MÖ 1288?-1282) Hitit imparatoru oldu. Uhri-Teşup, Hattuşa'yı tekrar başkent yaptı. Tüm tanrı heykellerini Tarhuntaşa'dan Hattuşa'ya naklettirdi. 3. Hattuşili her hususta ona yardımMJY2cı oldu. Fakat Uhri-Teşup zamanla değişti. Amcası Hattuşili'ye kötü davrandı. Tüm yetkilerini elinden aldı. Komutanlar buna karşı geldi, onu tahttan indirdiler ve Şamuha'ya sürdüler, onun yerine 3. Hattuşili'yi (MÖ 1280-1250) Hitit imparatoru yaptılar. Hattuşili büyük siyaset adamı idi. Asurlar gittikçe kuvvetleniyordu. Hitit ve Mısır devletleri Asur tehlikesini biliyorlardı. Bu iki devlet barışmanın daha yararlı olacağına inandılar. Müzakereler sonunda her iki ülke arasında barış anlaşması imzalandı. (İÖ 1278). Anlaşma özetle şöyledir:

"Mısır'ın büyük kralı Ramses, Hitit büyük kralı Hattuşili aralarındaki kardeşliği muhafaza etmek için bu anlaşmayı yaptılar. İki ülke arasında asla husumet güdülmeyecektir. Hattuşili ile Ramses'in oğulları bu anlaşmaya sadık kalacaktır. İki ülke birbirine savaş açmayacaktır. Eğer bir düşman Hititler'e saldırırsa Mısır ona yardıma koşacaktır. Hititler de aynı şeyi yapacaktır. Eğer asiler isyan ederse her iki taraf bu isyancılara karşı olacaklardır. Eğer ülkelerden birisi düşman istilasına maruz kalırsa, karşı tarafın büyük kralı savaşa gidemezse asker ve arabalarını gönderecektir. Eğer yüksek tabakalardan birisi ülkenin birisine mülteci olarak giderse bunlar barındırılmayacak ve iade edilecektir. Bu anlaşmanın şahitleri Mısır ve Hititler'in bin tanrılarıdır. Bu anlaşmaya uyanları tanrılar koruyacaklardır. Aksi halde bu tanrılar onları mahvedeceklerdir..."

Her iki taraf anlaşmaya uymuştur. İÖ 1264'te 2. Ramses 3. Hattuşili'nin kızı Şauşkan ile evlenmiş ve dostluk bağları daha da kuvvetlenmiştir. 3. Hattuşili'nin ölümünden sonra 4. Tudhalia (İÖ 1250-1220) Hitit imparatoru olduktan sonra kısa bir süre sonra ülke kargaşa içine girmiştir. Hitit yönetiminde olan Mitanni'nin doğu kısımları Asurlar tarafından zaptedilmiştir. 3. Hattuşili zamanında tahttan uzaklaştırılan Uhri-Teşup kışkırtmalara başlamış, yine kuzeyden Kaşgar saldırıları gelmiştir. Ülkenin güney batısında bazı başkaldırmaları bastırmaya çalışan 4. Tudhalia pek başarılı olamamış, yanlız kalmıştır. Belki de 4. Tudhalia, geçmişteki uluslararası anlaşma ve belgeleri gözden geçirip, çare olarak kendine sadık bir dost edinmek istemiş olabilir. 4. Tudhalia'yı anlayabilmemiz için konuyu çok kısa açalım: Tudhalia'nın amcası Muvattali; Muvattali'nin büyük oğlu Uhri-Teşup, küçük oğlu Kurunta idi. Yukarıda görüldüğü gibi Uhri-Teşup imparator olunca 4. Tudhalia'nın babası Hattuşili'ye nankörlük etmiş, bunun sonucunda tahttan uzaklaştırılmış, ülkeye ihanet etmek istemiş, bu isteğini Tudhalia zamanında devam ettirmişti. Tudhalia'nın amcasının küçük oğlu Kurunta onun yaşıtı olup beraber büyümüşlerdi. Muvattali bu küçük oğlunu canı gibi sevmiş, onun yetiştirilmesi için kardeşi Hattuşili'ye rica etmişti. Hattuşili de yeğeni olan Kurunta'ya sevgiyle bağlanacağına tanrıların önünde yemin etmişti. 3. Hattuşili imparator olduğunda Muvattali'nin çok sevdiği Tarhuntaşa ülkesini Kurunta'ya şartlı bir belge ile vermiş ve onu oraya kral yapmıştı.

Tudhalia imparator olunca bu krallığın Hattuşa'ya bağımlı olmasının mahsurlarını farketmiş olabilir. O bakımdan Tarhuntaşa'ya bağımsız kraliyet ünvanının verilmesini öngörmüş ve böylece en azından yakından tanıdığı Kurunta'nın dostluk ve desteğini alacağını düşünmüş olabilir. Hitit İmparatorluğu'nun devamı ve huzuru için güvendiği ve sevdiği Kurunta'yı Tarhuntaşa'ya büyük ve bağımsız kral yapması, Tarhuntaşa sınırlarını biraz daha genişletmesi bilinmeyen bazı siyasi sebaplarden olabiilir.

Boğazköy'de bulunan bronz tabletin 1. sütununda Hitit soy kütüğüne ek olarak, Tarhuntaşa'nın coğrafi sınırları belirlenmekte (batıda Aksu Irmağı, Kuzeyde Eğridir gölü'nün doğu kıyısından başlayıp, Sultan Dağları üzerinden Ereğli'nin kuzeybatısındaki Karacadağ'a kadar uzanan hat; doğuda Silifke ile sınırlanmaktadır) ve Tudhalia'nın babasının bu krallığı Kurunta'ya verişinden söz edilmekte; 2. sütunda Kurunta ve nesline verilen haklar sıralanmakta; 3. sütunda bin tanrı huzurunda yapılan anlaşma uyarınca uyarınca karşılıklı yerine getirilmesi gereken hükümlülükler belirtilmekte; 4. sütünda ise Tarhuntaşa krallığının devamı garanti altına alınmaktadır. Tabletin diğer nüshaları çeşitli mabetlerde muhafaza edilirken bir tanesi de Kurunta'ya verilmiştir. Bu tablete geçen bazı antik isimler önemlidir.

Parha = Perge
Kastraya = Kestros = Aksu
Tarhunt = Fırtına Tanrısı
Tarhuntaşa = Fırtına Tanrısı'nın evi

Tarhuntaşa kraliyeti bu yeni düzenlemeleri takiben, MÖ 700'e kadar yaşamış, Hitit, Luwi kültürünü, Likya ve Kilikya Devletleri'ni etkilemiş, bu etki MÖ 1. yüzyıla kadar devam etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder